29 Aralık 2017 Cuma

PHAIDRA / RACİNE


OYUN İNCELEME VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ (KLASİK)
OYUN : PHAIDRA / RACİNE [1]
PS : Phaedra öyle bir oyundur ki, geçmişten günümüze birçok  sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Emile Zola ve Marcel Proust Phaedra ile ilgil kitaplar yazmış, Alexandre Cabane onu hayal edip bir tuvale aktarmış,  Jean-Philippe Rameau ilk operasını yine bu hikayeye dayandırmıştır.
Şekil 1 : Phaedra  -  Alexandre Cabane   (1880)
Resim, Phaedra'nın cömertçe dekore edilmiş bir yatakta uzatılmış halde olduğunu, bir kolunun başını desteklediğini ve birinin de pahalı perdede parmak uçlarından asıldığını tasvir ediyor. Dağınık saçlarını dekore edilmiş yastık üzerinde sergilerken, resim yüzünün sol tarafına bakıyor, yüzü karanlık ve kararlı görünüyor. Açık beyaz bir tabakayla kaplı soluk çıplak vücudu, etrafındaki koyu kırmızı, siyah ve altın tonlarıyla çelişiyor. Bekleyen iki bayan sağ tarafta. Biri ayakta duruyor, ama hafifçe çömelmiş ve aktifmiş. Phaedra'ya bakarken vücudunun yarısı kadar gözüküyor, elleri sanki kadını hareket ettirmeye davet ediyormuş gibi kavramış. İkinci bayan Phaedra'nın yatağında uyuyor, gözleri kapalı, kafası geriye yaslanmış, sanki bazı ağır duyguların yorgunluğundan kurtulmuş gibi oturuyor. Yataktaki lüks kumaşlar dağılmış ve sanki bir süre yatak yapılmamış gibi kaymış. Altta, pahalı bir kürk halı duruyor, kalkanı andıran altın tonlarndadır. Mobilya ve mimari oryantal desenlerle süslenmiş, tiyatro ve zenginlik açısından yabancı bir görünüm yaratıyor. Resimdeki ışık kaynağı solda bulunan resim düzleminin dışından gelmekte ve arka plandaki loş aydınlatmalı fener ile çelişmektedir. [2]
“THERAMENES :  O  sulara vardım ki yutmuştu ikaros’u
Hangi yeni ümitle, hangi mutlu bir ele
Ondan haber sormayı umuyorsunuz böyle..? “

PS-1 : İkaros, Girit’li mimar Daidalos’un oğludur. Dünyada ilk uçan adam olarak ün bırakmıştır. Baba-oğul kral Minos’un emiryle Labyrintos’a kapatılınca, Daidalos oradan çıkmak ve kaçıp kurtulmak çarelerini aramış. Uzun uzun çalıştıktan sonra kendisi ve oğlu için birer çift kanat yapmış ve onları balmumuyla omuzlarına yapıştırmış. Uçmadan önce de İkaros’a ne çok alçaktan uçmasını, ne de fazla yükselip güneşin ışınlarına yakın gelmesini salık vermiş. Ne var ki havalandıktan sonra İkaros babasının bu sözünü unutmuş, başarısından dolayı gurura kapılmış ya da hava sarhoşluğuna tutularak yükseldikçe yükselmiş, güneşin ışınlarına aldırmamış, giderek doğayı yenmek, özgürlüğe kavuşmak sevinciyle Helios’u hor görme suçunu da işlemiş. Güneş tanrı onun kanatlarını tutan balmumunu eritmiş, İkaros da tepetaklak denize düşmüş ve boğulmuş. Ege’de Sisam adasının  çevresindeki denize İkaros denizi denmiştir bundan böyle. İkaros’un eşsiz serüveni her çağda sanatçıları esinlemiş, bunların arasında en etkili, ilginç eseri yaratan ortaçağ ressamı Brueghel olmuştur.(Daidalos). [3]
Şekil 2: İkarus’un Düşüşü – Pieter Bruegel (1558)
İkarus toplumun dışına itilmek pahasına sınırları zorlayan, hayatı pahasına da olsa uçlarda yaşamak için cesaretle kanat çırpan bir kahraman, bir idoldür. Hollandalı ressam Pieter Bruegel ise bu resimnde İkarus’ un destansı hikayesinin sıradan insanların gözünde ne kadar önemsiz olduğunu anlatır. İkarus güneşe kadar olan yolculuğundan düşerekte olsa dönüyordur fakat gündelik hayatına devam eden insanların en ufak bir ilgisini bile çekmemiştir bu düşüş. Çiftçiler, çobanlar, balıkçılar bu düşüşü suya düşen herhangi bir şey olarak duymuş ve istiflerini bozmadan işlerine devam etmişlerdir. Efsanenin ve resmin başkahramanı İkarus’u resimde bulmak ise biraz zor…[4]
ZAMAN : Bir gün
MEKAN : Peloponnesos’ta bir şehir olan Troizen
KİŞİLER :
THESEUS : Atine kralı Egus’un oğlu.
PHAIDRA : Theseus’un karısı, Minos ile Pasiphae’nin kızı. Hippolytos’a (üvey oğluna) aşık evli,çocuk sahibi,aşkının esiri olmuş,çaresiz ve ölümü düşleyen soylu bir kadın.
HİPPOLYTOS : Theseus’un ve Amazonlar kraliçesinin Antiope’nin oğlu.Hissiz ve kadınları ve aşkı hor gören biri, fakat sonrasında büyük aşka düşüyor.
ARİSİ : Atina kraliyet sülalesinden prenses. Esirdir. Kardeşini savaşta kaybetmiş artık aşk,özgürlük ve huzur isteyen bir kadın.
OYNONE : Phaidra’nın süt ninesi ve nedimesi. Phaidra’yı seven ve onun yaşamasını sağlamak için elinden geleni yapan ama aslında onu daha da acılar içine itecek olaylara sebep olan yani oyundaki ironinin sebebi olan kadındır.
THERAMENES : Hippolytos’un mürebbisi.
İSMENE : Arisi’nin nedimesi.
PANOPE : Phaidra’nın nedimelerinden.
MUHAFIZLAR.
ÇATIŞMA
İnsanın İnsan İle Çatışması : Phaidra – Hippolytos ,Phaidra – Theseus , Phaidra –Oynone, Theseus – Hippolytos örnek verilebilir.
İnsanın Kendisiyle Çatışması : Phaidra’nın ve Theseus’un solilogları örnektir.
İnsanın Soyut Varlıklarla Çatışması : Phaidra’nın yazılmış kötü kaderi ve kehanetinden dolayı tanrıları suçlar.
İnsanın Toplumla Çatışması : Phaidra üvey oğluna aşık olamayacağını, bunun toplumsal ve dinsel sebeplerden ötürü hoş karşılanmayacağını bildiği için sürekli kendini ve tanrıları suçlar. Aşkına sahip çıkamaz. Aslında bu da pasif bir toplumla çatışmadır diyebiliriz. Hatta sonunda kendisini yaşayamadığı aşkı uğruna öldürmesiyle çatışmasını eyleme dökmüş ve aktif bir hale getirmiştir.
*Yine buradaki çatışmanın bir örneği Melih Cevdet Anday’ın İçerdekiler oyununda da işlenmiştir. Kısa bahsetmek gerekirse: Adam kadınla yatmak istemektedir. Kadın bunu kabul etmeyince başka bir yol dener ve kadına “Yarın ölecek olsam ve son dileğim seninle yatmak olsa bunu kabul eder miydin..?” diye sorar. Kadın da “Tanrının bir emri olduğu için kabul edebilirdim.” der. Adam da bunu üzerine “Benimle yatmam için ille de ölmem mi gerekiyor..! “ gibi bir cümle kurar. İnsanın yaşadığı çevreyle çatışmasını anlatan iki güzel oyundur Phaidra ve İçerdekiler.
Toplumun Toplumla Çatışması : Oyunun başında Theseus’un öldüğü haberi üzerine onun yerine geçecek iki seçenek vardır. Ya Phaidra’nın öz oğlu ya da Phaidra’nın üvey oğlu Hippolytos. Halk kendi içinde gerçek oğul ile üvey oğlu destekleyenler olarak ikiye bölünmüştür. Tabi bu çatışmaya yazar belli bir sayfa ayırmamıştır. Sadece meydana gelen olaylar bütününden biz bunu anlarız.
AKSİYON : Phaidra’nın yaşadıklarına rağmen mutlu sona ulaşıp ulaşmayacağı sorusu aksiyonu canlı tutar.
·         İç Aksiyon :.Phaidra’nın aşkını yaşama ümidi / ümitsizliği içine düşmesi.
·         Dış Aksiyon : Phaidra’nın kendini öldürmesi.
DRAMA :  Tragedya
DRAMATİK OLAY : Asal ve yan olarak iki tane dramatik olay olduğunu düşünüyorum.
·         Yan Dramatik Olay : Theseus’un ölüm haberi. Bu haber ile Phaidra ve Hippolytos gerçekten hissettiklerini söylemişlerdir. Fakat çözüme vardık derken yazar tekrar bir düğüm atar.
·         Asal Dramatik Olay :  Theseus’un ölmediği haberidir. Bunun üzerine Phaidra yalan söylemek zorunda kalır ve Hippolytos’ta bu sebep nedeniye Arisi ile kaçmak ister fakat ölür.
KONU : Üvey oğluna aşık olan ve nedimesi yüzünden soyluluğundan ödün veren bahtsız bir kraliçenin ümitsiz hikayesidir anlatılan.

ÖYKÜ :  Theseus girdiği savaşta kral tarafından zindana atılır. Zindancısını kandırarak ordan kurtulmayı başarır. Minos ve Pasiphae'nin kızı olan Phaedra, Theseus ile evlidir. Ve üvey oğlu Hippolyta’ya sürekli kötü davranır ve onu ülkeden uzaklaştırmak ister. Başarır da. Araadan biraz zaman geçince kocası Hippolytus’u tekrar ülkeye getirir. Sonrasında anlaşılır ki Phaedra, Theseus'un Amazon kraliçesi Hippolyta'nın kız kardeşi Antiope'den olma üvey oğlu Hippolytus'a aşıktır. Bir anlatıma göre, Phaedra Hippolytos’a aşkını açıklamasına rağmen bu aşkına bir karşılık bulamaz ve Hippolytos’un kendisine tecavüz ettiğini belirten bir mektup yazarak intihar eder. Hippolytos’un babası Theseus ise Phaedra'nın ölümüne oldukça üzülür ve Hippolytus’un suçluluğuna inanır. Hippolytus savaş arabasını deniz kıyısında sürdüğü esnada üzerine gelen dev bir dalga üzerine gelir. Dalga geriye çekildiğinde ise Hippolytos’un cansız bedeni bulunur.Phaedra bu acıya dayanamaz ve intihar eder.
OLAY DİZİSİ :
1.      Hippolytos babasını aramaya diye ülkesinden gitmeye kara verir. Fakat asıl sebep güzel Aris’i den kaçmaktır.
2.      Phaidra dayanamaz ve bir gün Oynone’ye yani nedimesine bu kederli halinin sebebinin üvey oğluna duyduğu aşkın sebep olduğunu söyler.
3.      Üvey oğlu ülkeden ayrılacakken babasının öldüğü haberini alır.
4.      Babası öldüğü için ülkeye kral o olacağını düşünür Hippolytos ve esir Arisi’yi özgürlüğüne kavuşturacağını söyler. Aynı zamanda ona olan aşkını da itiraf eder.
5.      Ardından Phaidra üvey oğlu ile görüşmek ister ve bu zamana kadar ona kötü davranmasının sebebini yani aşkını açıklar. Hippoytos bunu kabul etmeyince onun kılıcıyla kendini öldürmek ister.
6.      Phaidra reddedilmenin ve üvey oğlun aşık olmanın acısını ve çaresizliğini yaşarken kocasının ölmediği ve ülkeye geri döndüğü haberini alır.
7.      Oynone’nin yardımıyla üvey oğlunun kendisine aşık olduğunu ve ona tecavüz ettiğini söyler krala.
8.      Bunun üzerine kral oğlunu ülkeden sürmek ister. Fakat oğlu da Phaidra’yı değil Arisi’yi sevdiğini söyler.
9.      Kral oğlundan duyduklarını Phaidra’ya söyleyince tekrar kendini öldürmeye karar verir.
10.  Bu sırada Hippolytos Arisi’ye zindandan kaçmayı teklif eder kendisiyle birlikte tabi. Olanları anlatır ve Arisi ondan gerçekleri anlatmasını ister.
11.  Kralın vicdanı rahat değildir. Oynone’yi çağırıp olanları tekrar dinlemek ister. Fakat Oynone ölmüştür.
12.  Sonrasında tanrılar tarafından oğlu da öldürülür.
13.  Phaidra canına kıyarken gerçeği anlatır krala. Kral hatasını anlar ve oğlunun cesedini öpmeye gider.
TEMA : Tek kanatlı kuş uçmaz.
*Phaidra oyunundaki Oynone ile Macbeth oyunundaki Lady Macbeth’i birbirine yakın olduğunu görebiliriz. Oyunda Phaidra egemen gibi gözükse de (fiilen) aslında bütün olayların sorumlusu ve onu yürüten (belki de talihsiz bir şekilde bunun farkında olmadan) Oynone’dir.Macbeth’de de erkek egemen bir düzen gözükse de aslında alttan kadının (Lady Macbeth’in) egemen olduğunu ve işlerin onun tarafından yürütüldüğünü biliriz. Oynone bunu bilinçsiz yapmaktadır ama Lady Macbeth olacakların bilincindedir.
MİTOLOJİK KAVRAMLAR [3]
Akheron : (1) Aeneas destanında anlatılan Akheron çamurlu suların kaynayıp burgaçlandığı dipsiz bir bataklıktır.Kharon’un kayığıyla bu çamur ırmağını geçtikten sonradır ki varılır asıl Hades’e. (2) Akheron Yunaistan’ın Epir bölgesinde akan bir ırmağın da adıdır. Belki ıssız bir bölgede derin bir yarın içine dalıp kapkara bir batak olarak denize döküldüğü içindir ki, ilkçağ bu ırmağın yer altı dünyasına aktığına inanmıştı.Yanlış bir etimoloji adını “Acılar Irmağı” (akhos, Yun. acı demek)diye tanımlardır.
Pallas : Tanrıça Athena’nın adının başına takılan bir ad.
Alkides : Herakles’e verilen bir addır.
Minotauros : Adı Minos’un boğası anlamına gelen Minotauros insan bedenli, boğa başlı bir canavarmış. Tanrı Poseidon’un kral Minos’a gönderdiği bir boğa ile Minos’un karısı  Pasiphae’den doğmaymış. Minos bu korkunç yaratığı saklamak için mimarı Daidalos’a Labyrinthos sarayını yaptırmış. Theseus Minos’un kızı Ariadne’nin yardımıyla Minotauros’u öldürmüş.Minatauros Girit sanatında derin izler bırakmış olan bir boğa kültünün simgesi olsa gerek.
Helena : Zeus’tan kaçan öç tanrıçası Nemesis dünyayı dolaşmış ve biçimden biçime girmiş, günün birinde bir kaz oluvermiş, Zeus da bir kuğu kuşuna dönüşüp yaklaşmış ona.Nemesis’in doğurduğu yumurtayı çobanlar bulup Leda’ya getirmişler. Yumurtadan çıkan kızı ( Helena) Leda kendi çocuğu gibi büyütmüş. Helena’yı yaratan Homerostur.
Ariadne :  Minos’la Paisphae’nin kızı. Theseus Girit’e Minotauros’la çarpışmaya geldiğinde Ariadne yiğidi görmüşve görür görmez de ona tutulmuştu.Minatauros’un bulunduğu binbir dehlizli Labyrinthos mağarasında kaybolmaması için eline bir yumak iplik vermişti. Theseus da karışık ve karanlık dehlizlerden ilerledikçe yumağı açıp yere bırakıyormuş.Canavarı öldürdükten sonra çıkış yolunu ona bu iplik göstermiş.Sonrqa da Ariadne’yi kaçırıpNaksos adasına varmışlar.Ama Theseua kızı o adadabırakıp gitmiş, bir gece kız uyurken gizlice kaçmış. Ariadne uyanıp bakmış ki adada yapayalnız, ama üzülmeye vakit kalmadan tanrı Dionysosgelmiş, kızın güzelliğine vurulmuşve onu alıp Olympos’a götürmüş.Düğün hediyesi olarak Ariadne’ye Hephaistos’un yaptığı altın bir taç vermiş, sonra da taç gökte bir yıldız olmuş.
Venus : Çok eski bir Latin tanrıçasının adıdır. Meyve bahçelerinin koruyucusu olarak saygı gören Venus sonradan Yunan etkisi altında Aphrodite ile bir tutulmuştur.
Kokytos : İniltiler ırmağı anlamına gelen Kokytos ölüler ülkesinde akan ve Akheron’a dökülen bir ırmaktır. Odysseus yeraltı dünyasına inmek için çukuru orada kazacaktır.Pyriphlegeton(pyr ateş demek) kaynar sulu bir ırmak olduğu halde, Kokytos’un suları buz gibi diye tanımlanır.
KAYNAKLAR
1.      Racine, Phaidra, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1945.
3.      Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitapevi. 2007.
SÜNDÜZ ADİLAK
ŞUBAT / 2017


13 Aralık 2017 Çarşamba

Hamlet Klasik İnceleme


OYUN İNCELEME VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ (KLASİK)
OYUN : HAMLET / W.SHAKESPEARE
“Bitmekte olan bir dünya ile başlamakta olan bir diğerinin ikilemi…” [1]
ZAMAN : Gece saat 12’ yi vurunca, yarın… gibi zaman ifadeleri bulunur.
UZAM : Danimarka
MEKAN : Saray
KİŞİLER : Oyun tragedya olduğu için nöbetçiler ve haberciler hariç kişiler karakterdir.
HAMLET : Amcası tarafından babası öldürülen ve babasının hayaletini gördükten sonra intikam almak isteyen, oyunun asal kişisidir. Hamlet bir durum adamıdır.Bazı kararlar almak zorunda olduğunu bilen ve sonuçlarından korkan bir anti-kahraman. [1]
CLAUDIUS (Kral) : Hamlet’im amcasıdır. Kardeşini öldürmüştür ve kardeşinin karısıyla evlenmiştir. Makyavelist bir kişidir. (Başarıya giden her yol mübah.)
GERTRUDE (Kraliçe) : Kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü söyleyen, Hamlet’in annesidir. Aynı zamanda Claudius’un eşidir.
POLONIUS : Kralın adamlarından biridir.
LAERTES : Hamlet’i öldüren Ophelia’nın kardeşidir.
OPHELIA : Hamlet’in sevdiği kızdır. Aynı zamanda Hamlet’i seven de..
REYNALDO : Polonius’un adamı.
HORATIO : Nöbetçi.
ROSENCRANTZ: Hamlet’in arkadaşı.
GUILDENSTERN : Hamlet’in arkadaşı.
OSRICK : Düello için hazırlık yapan kişi.
FRANCISCO : Nöbetçi.
BARNARDO : Nöbetçi.
MARCELLUS : Nöbetçi.
FORTINBRAS : Bie Lord.
YORICK : Önceki Kral'ın Soytarısı
ÇATIŞMA
İnsanın İnsan İle Çatışması : Hamlet’in annesi, Ophelia ve amcası ile olan ilişkileri örnektir.
İnsanın Kendisiyle Çatışması : “Var olmak mı yoksa yok olmak mı?” sahnesi bunun en belirgin örneğidir.
İnsanın Soyut Varlıklarla Çatışması : “Tanrım,ulu tanrım.. Ne bunaltıcı, ne berbat, ne tatsız, ne boş geliyor bu dünya bana.” Örneğinde olduğu gibi tanrıya yakınmaları.
AKSİYON : Hamlet’in amcasının katil olduğunu ortaya çıkarma isteği oyunun merak unsurudur.
·         İç Aksiyon : Hamlet’in babasının intikamını almak istemesi.
·         Dış Aksiyon : Hamlet’in amcasını öldürmek için planlar yapması ve bunu uygulaması.
DRAMA :  Dram / Tragedya
DRAMATİK OLAY : Hamlet babasının hayaletini görür ve hayalet ona kendisini Claudıus’un öldürdüğünü söyler. Bu noktadan itibaren Hamlet bu olayın peşinden sürüklenir.
KONU :Hem acı çeken, hem çektiren ve bunu bildiği halde önüne geçemeyen
insanoğlu Hamlet’in hikayesi.” [2]
ÖYKÜ :  Hamlet’in babası Danimarka Kralıdır. Bir gün amcası Claudıus taht sevgisi nedeniyle kardeşini yani Hamlet’in babasını öldürür ve sonrasında olaylar gelişmeye başlar. Hamlet’in babasının hayaleti Hamlet’e görünür. Hamlet’e kendisini amcasının öldürdüğünü söyler. Hamlet de bunun intikamını almak için türlü oyunlar oynar, tüm oyun boyunca. Amcası durumun farkına varıp bir ara Hamlet’i ülkeden uzaklaştırır. Fakat başarılı olamaz. Hamlet bu sıralarda deli görünümü takınmaktadır. Bir gün gezici bir tiyatro ekibine yaşadıklarını oyun olarak oynatır. Amcası bu duruma dayanamaz. Zaten bu nedenle Hamlet sürülecektir ülkesinden. Oyunun sonunda sevgilisi Ophelia intihar eder. Annesi yanlışlıkla amcasının içeceği zehri içer. Hamlet Ophelia’nın kardeşi ile düello yapar. Kılıç yarasıyla ölür. Ama intikamını da alır.
OLAY DİZİSİ :
1.      Oyun başladığında kısa bir süre önce ölmüş olan Danimarka Kralı’nın Hayalet'i Hamlet'e görünür ve kendisini kardeşinin öldürdüğünü, sonra da Kraliçe'yle evlendiğini söyler.
2.      Hamlet'ten intikam almasını ister.
3.      Hamlet, yeni Kral'ın suçlu olup olmadığını, Hayalet'in doğruyu söyleyip söylemediğini, bu işi yapmasının doğru olup olmadığını,ne zaman yapması gerektiğini araştırırken, Kral durumu anlar ve karşı hazırlıklara girişir.
4.      Danimarka Prensi Hamlet, babası Danimarka Kralı'nın ölümünden sonra derin bir üzüntüye, "melankoli"ye kapılmıştır.
5.      Babasının kardeşi, şimdiki Kral Claudius tahta geçmiş ve Kral'ın ölümü üzerinden daha iki ay geçmeden, Hamlet'in annesi Gertrude'la evlenmiştir.
6.      Babasının Hayalet'i, Hamlet'e görünerek kendisini öldürenin Claudius olduğunu söyler ve öcünü almasını ister:
7.      Hamlet, amacını gizlemek için deli taklidi yapmaya karar verir.
8.      Kral'ın adamlarından Polonius, Hamlet'in, kızı Ophelia'ya olan aşkına karşılık bulamadığı için çıldırdığına inanır.
9.      Hamlet bir türlü harekete geçemez ve zaman zaman Hayalet'insözlerinden şüphe etmeye başlar.
10.  Bu arada, bir gezici tiyatro kumpanyası oyuncularından, Kral Claudius'un önünde, babasının ölümünü oynamalarını ister.
11.  Kral'ın oyun sırasında heyecanlanması ve aşırı etkilenmesi, Hamlet'i onun suçlu olduğuna inandırır. Daha sonra Hamlet, annesiyle konuşurken, gizlice kendilerini dinleyen Polonius'u, Kral sanarak öldürür.
12.  Kral bu cinayeti gerekçe göstererek Hamlet'i İngiltere'ye gönderir; onunla birlikte giden Rosencrantz ile Guildenstem'e de bir mektup verir. Bu mektupta, İngiltere Kralı'ndan, Hamlet'i öldürmesi istenmektedir.
13.  Hamlet tuzağı öğrenir ve Danimarka'ya geri dönmeyi başarır.
14.  Bu arada Ophelia çıldırır ve bir nehirde boğularak ölür:
15.  Ophelia'nın kardeşi Laertes, öğrenim gördüğü Paris'ten babasının cenazesi için gelir ve intikam almaya yemin eder.
16.  Kral da Laertes'i kışkırtır ve Hamler'le Laertes arasında bir düello düzenler.
17.  Bu düelloda Laertes zehirli bir kılıç kullanacaktır.
18.  Kral, Hamlet'in ölümünü sağlama bağlamak için bir kupa zehirli içki hazırlar.
19.  Düello sırasında Laertes, Hamlet'i zehirli kılıçla yaraJar; Kraliçe yanlışlıkla zehirli içkiyi içer ve ölür; dövüşün kızıştığı bir anda zehirli kılıcı eline geçiren Hamlet ölmeden önce hem Laertes'i hem de Kral Claudius'u öldürür.
TEMA :  İntikam..
KAYNAKLAR
1.      Historia Del Teatro Para Principiantes , Deniz Eyüce çevirisi, 2006 , s 48
2.      Sabahattin Eyüboğlu'nun çevirisi, (Remzi Kitabevi), ıst. 1965, ss.15

SÜNDÜZ ADİLAK
OCAK / 2017


t

9 Aralık 2017 Cumartesi

MEZUN SANATÇILAR DESTEK BEKLİYOR



Bizler, 375 sayılı K.H.K'nın Ek 7. Maddesi ve Bütçe Yasasının 23. Maddesi uyarınca her yıl Maliye tarafından vizelendirilen ve hiçbir yasal düzenlemeye tabi olmadan sürekli olarak kadrosuz sözleşme ile çalıştırılmaktayız.

Sözleşmemizde "TC uyruklu misafir sanatçı" ibaresi kullanılmakta. En fazla 26 gün puante ediliyor -daha az da olabiliyor(4 gün, 5 gün tiyatroda sık rastlanılan bir durum)- ve o kadar da sigorta primi yatıyor. Yazın kurum tatile girdiği zaman ücretlerimiz ve dolayısıyla sigorta primimiz de kesilmiş oluyor. Sözleşmelerimiz yılda iki kez 01.01 - 30.06 , 15.08 - 31.12 tarihleri arasında yapılıyor.

 Sözleşmelerinde "yabancı uyruklu misafir sanatçı" yazan yabancı arkadaşlar ise aynı vizelendirme şekli ile ağırlıklı olarak ve 30 gün sigorta primi ile çalışmaktalar ve yine aynı vizelendirme şekliyle "TC uyruklu misafir sanatçı" adı altında aylıkla çalışan bir grup da var. 

Kadrolu sanatçı meslektaşlarımızla aynı işi aynı sürede yapmamıza rağmen haklarımız arasında ciddi farklar var. Oncelikle eşit işe eşit maaş ilkesinin çok uzağındayız. ' Aylıkla' çalışan yerli ve yabancı sözleşmelilerin bile uzağındayız. Haftada 6 gün çalışıp 7. günü ücretsiz izinde geçirmek de ayrı bir sorun. 

Daha önce çıkarılan 5620 sayılı geçici yasadan yararlanamadığımızda işçi olmadığımız sonucunu çıkardık.Bu yasadan birkaç yıl sonra çıkartılan kamuda sözleşmeli memurların kadroya alınması ile ilgili KHK bizi umutlandırdı fakat yine kapsama alınmayınca memur olmadığımızı da anladık.

Sanat kurumlarında mesleğimizi ve kurumumuzu herşeyin üstünde tutarak, işimizi en iyi şekilde yapmak için canla başla çabalıyoruz.  Fakat işin diplomasına  sahip vatandaşlar  olarak  kurumlarımızda ne işçiyiz ne de memur, bizler de "taşeron sanatçı" adını yakıştırdık kendimize. Türkiye genelinde sayısı 2000'i dahi geçmeyen, devletin sanat kurumlarında çalışan mezun sanatçıların da  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülen Taşeron  İsçilere Kadro yasasına eklenecek bir madde ile kadroya alınması mümkün. Devletin sözleşmeli sanatçılarının bu mağduriyetlerini gidermesini, onlara kendilerine bir hayat kurabilecekleri olanaklar sağlamasını, halihazırda çözüm için en uygun yol olan bu yasaya devletin sanat kurumlarında  çalışan sözleşmeli mezun sanatçılarımızın da dahil edilmesini talep ediyoruz.
                                                                                     ÖVGÜ ÖZGÜRCE



İmza İçin Link :


https://www.change.org/p/j%C3%BClide-sar%C4%B1ero%C4%9Flu-devlet-tiyatrolar%C4%B1-ve-devlet-opera-ve-balesi-nin-sozlesmeli-sanat%C3%A7%C4%B1lar%C4%B1na-kadro-istiyoruz-280e0738-440a-4714-83bb-8a2d2fb06747?recruiter=758783644&utm_source=share_petition&utm_medium=copylink&utm_campaign=share_petition&utm_term=share_page