28 Ocak 2018 Pazar

Moliere - Cimri


moliere cimri ile ilgili görsel sonucu

OYUN İNCELEME VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ (KLASİK)
OYUN :MOLİERE / CİMRİ
ZAMAN : Bir gece başlayıp diğer günün gecesine kadar sürer. Yirmi dört saat yani bir gün diyebiliriz.
UZAM : Paris
MEKAN : Harpagon’un evi, bahçesi.
KİŞİLER : Komedi oyunlarının kişileri tiptir.
·         HARPAGON: Zorba bir aile reisi, Cléante ve Elise'in babası, Mariane'a aşık. Cimri.
·         CLÉANTE: Harpagon'un oğlu, Mariane'in sevgilisi. Babasının cimriliğinden bıkmış, güzel görünmeye hevesli. Aşık.
·         VALÈRE: Anselme'in oğlu, Mariane'in erkek kardeşi, Élise'e aşık. Soylu.
·         FROSİNE: Çöpçatan. Entrikacı bir kadın. La Flèche'in yeğeni. İşini ve insanları seven ama aynı zamanda parayı da.
·         LA FLÈCHE: Cléante'in uşağı. Zıpır ve zeki.
·         JACQUES USTA: Harpagon'un aşçısı ve arabacısı.(Aynı role bürünerek oynar.). Biraz taşralı, kendi iyiliğini düşünür. İki işte çalıştırıldığına da itiraz edemez.
·         ÉLİSE: Harpagon'un kızı. Valère'e aşık. Babasının cimriliğinden bıkmış. Utangaç.
·         SİNYOR ANSELME: Valère ve Mariane'in babası. Hasta ve kocasını kaybettiğini sanıp yas tutan bir kadın.
·         SİMON USTA : Tefeci. Paragöz.
·         BRİNDAVOİNE VE LA MERLUCHE: Harpagon'un dalkavukları.
·         BİR SUBAY VE YAZICISI.
·         MARİANE: Anselme'in kizi. Valère'in kız kardeşi. Cléante'a aşık. Evlenirken babasının da sözünü alacak kadar soylu(o günün şartlarına göre konuşuyorum tabi) bir genç kadın.
·         MİSTRESS CLAUDE: Harpagon'un hizmetkarı.

moliere cimri ile ilgili görsel sonucu
*İstanbul Dt - Cimri

ÇATIŞMA
İnsanın İnsan İle Çatışması :.Harpagon ile Cleante, Harpagon ile Elise, Harpagon ile Valere
İnsanın Kendisiyle Çatışması : Valere Elise’yi almak için bir kendi düşündüğünü bir Harpagon’un istediğini söylemeye kalkarak kendisiyle çatışır.:.
İnsanın Toplumla Çatışması : Çevresi Harpagon’u cimri olduğu için sevmez. Harpagon onlara bedavaya iş yaptırmaya kalkışınca olaylar meydana gelir.
AKSİYON : Aşıklar kavuşabilecek mi ve kaybolan para bulunabilecek mi? Acaba Harpagon’un parası çalınacak mı? Sorularının cevabının aranmasıyla sürer.
·         İç Aksiyon :.Harpagon’un parasına daha çok para katmak istemesi ve varolan parasını acaba çalındı mı diye düşünmeden edememesi, uşağının da bu paraları çalmayı aklından geçirmesi.
·         Dış Aksiyon : Harpagon’un sürekli paralarını kontrole gitmesi. Uşağın paraları çalması.
DRAMA :  Komedi
DRAMATİK OLAY : Harpagon’un daha çok paraya sahip olmak için evlenmeye ve çocuklarını da evlendirmeye kalkması.
KONU : Çok cimri olan Harpagon ve ailesi etrafında 17. yüzyıldaki Parisli bir burjuva ailesinin ve döneminin ahlâk anlayışını gözler önüne serer. [1]

ÖYKÜ :  Bir gün Elise denizde boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. O sırada orada bulunan Valere Elise’i kurtarır ve ona aşık olur. Böylece kendi ülkesine gitmekten vazgeçip, Elise’in yanında kalmaya karar verir. Valere ise bir deniz kazasında kaybettiği babasını aramaya gelmiştir bu şehre.
Paris'in zengin ve cimri burjuvalarından Harpagon, kızı Elise ve oğlu Cléante'yi varlıklı kişilere vermeye niyetlidir. Halbuki Elise, babasının yardımcısı olan Valère'yi, Cléante ise maddi sıkıntılar çekmekte olan Mariane'yı sevmektedir. Çocuklarının niyetlerini bilmeyen Harpagon, onlar hakkında kurduğu planı anlatır. Ayrıca Mariane'yi kendisine ayarlaması için çöpçatan Frosine'i devreye sokar. Cléante, babasının niyetini öğrenince acele para bulmaya çalışır ve tefeciden para bulmaya çalışır. Harpagon ise sürekli çalınır korkusu ile yaşadığı altınlarını bir sandığın içinde bahçeye gömmüştür.
Harpagon planını uygulayabilmek için Mariane'yi yemeğe davet eder. Davete çöpçatan Frosine'i ve kızı Elise'yi evlendirmeyi düşündüğü Anselme'yi de çağırır. Cléante ve Mariane ise Frosine'den yardım isterler. Frosine'e göre Harpagon'un Mariane'den vazgeçmesi için ona varlıklı ve soylu bir kadın bulmak gerekir. Ancak bu arada Harpagon, oğlunu Mariane'ye duygularını ilan ederken duyar. Evde patırtı kopduğu sırada Harpagon, sandığın yerinde olmadığını farkeder, eve polis şefini çağırır ve herkesten kuşkulandığını belirtir. Sandığı Cléante'nin uşağı La Flèche bulmuş ve efendisine vermiştir. Her şeyi kaybettiğini düşünen Valère, yaşam öyküsünü anlatır. Napolili soylu bir aileden gelmesine rağmen, bir deniz kazasında ailesini kaybetmiştir. Öykü bitince Valère'nin Anselme'nin oğlu, Mariane'nin de erkek kardeşi olduğu anlaşılır. Sonunda Harpagon, Anselme'nin düğün giderlerini karşılaması koşuluyla çocuklarının sevdikleri ile evlenmelerine karar verir.

OLAY DİZİSİ :
1.      Elise ile Valere evlenmek istemektedirler. Elise bu durumu kardeşine anlatmaya gider lakin kardeşi de bir kıza vurulmuştur. Valere ise Harpagon’nın suyuna gitmeye çalışır.
2.      Elise ve kardeşi evlenmek istediklerini anlatmaya Harpagon’un yanına giderler. Fakat Harpagon, Cleante’nin sevdiği kızla evleneceğini açıklar.(Karakter Komiği,H. Bergson) Aynı zamanda çocuklarını evlendireceği kişileri de söyler onlara.
3.      Elise evlenmek istemediğini babasına söyleyince babası da Valere’yi hakem yapar kızım mı haklı ben mi haklıyım diye. Valere de Harpagon’a yaranmak için daha dinlemeden onaylar Harpagon’u. (Hayata Kaplanmış Mekaniklik, H.Bergson)Valere iki tarafı da tutmak zorunda kalır.(Karakter Komiği)Valere Harpagon’u bu fikirden vazgeçirmek için ne söylese Harpagon “Çeyizsiz!” cevabını verir.(Tekrar,H.Bergson) Sonunda Valere durumu kabullenir
4.      Cleante babasının düğün için para vermeyeceğini bildiği için o da bir tefeciden borç alır. Asıl tefeciyle tanışmak için gittiğinde babasının parasına para katmak için bu işi yaptığını öğrenir. (Karakter Komiği,H.Bergson)
5.      Sonrasında çöpçatanlık için eve gelen Frosine ile La Fleche karşılaşır. Frosine eve neden geldiğini açıklarken uşak ona “Burda para pahalı!” der.(Saçma ve Komik, H.Bergson).Bir yandan Harpagon sürekli laf ortalarında paralarını kontrol etmeye gider yerlerinde duruyorlar mı diye. (Karakter Komiği ve Tekrar, H.Bergson)
6.      Harpagon evlenecek adayları yemeğe davet eder.Yani kızının,oğlunun ve kendisinin eş adaylarını.Yemekte Marianne sevdiği adamın Cleante olduğunu anlar.
7.      Cleante, Elise ve Frosine iş birliği yapıp Marianne’yi Harpagon’dan soğutma kararı alırlar. Fakat Harpagon da Cleante’in Marianne hakkında asıl fikirlerini öğrenmek için ona oyun yapar.
8.      Harpagon Cleante’i evlatlıktan reddeder. Cleante tam fiderken Harpagon’un uşağı Harpagon’un sakladığı paralarını bulduğunu söyler.
9.      Harpagon bunu fark edince polise gider. Polis eve gelir ve evdeki şüphelileri sorgular. İlk sorgulanan kişi aşçıdır. Aşçı da Valere’yi hiç sevmediği için suçu ona atar.
10.  Valere eve gelir. Harpagon suçunu açıklamasını ister. Valere de kızıyla nişanlandığını sanarak anlatmaya başlar. Harpagon çalınan altınlarından bahsettiğini sanıyordur.(Dikkatin İçerikten Biçime Çevrilmesi,H.Bergson)
11.  Anselme gelir ve kendisini sevmeyen Elise ile evlenemeyeceğini söyler. Bu sırada Valere asıl kimliğini açıklar.Bir bakar ki Marianne, Valere kardeşi..! Hikayeyi duyunca Anselme anlar ki Marianne ve Valere onun çocukları.
12.  Bu sırada Cleante gelir babasına paranın kendisinde olduğunu ve Marianne ile evlenmesine izin verirse ona geri vereceğini söyler. Harpogon da mecbur kabul eder.
TEMA : Cimrilik (Oyunun adı bilerek seçilmiş.)

moliere cimri ankara dt ile ilgili görsel sonucu

MİTOLOJİK KAVRAMLAR [2]
·         Adonis : Suriye kralı Theias ya da Kıbrıs kralı Kinyas’ın Myrrha ya da Smyrna adında bir kızı varmış, tanrıça Aphrodite’in lanetine uğrayan bu kız babasına tutulmuş, onunla sevişmek istemiş. Dadısının kurduğu bir düzenle babasının yatağına girmiş ve on iki gece onunla sevişmiş, son gecesi de gebe kalmış. O gece babası, yanında yatan kadının kendi kızı olduğunu anlamış ve bu korkunç günahı temizlemek için kılıcıyla kızının üstüne yürüyüp onu öldürmek istemiş. Ama tanrılar Myrrha’ya acımışlar ve onu babasının elinden kurtarmak için bir mersin ağacına çevirmişler. On ay kadar sonra ağacın kabuğu çatlamış, gövdesinden dünya güzeli bir bebek çıkmış. Çocuğun güzelliğine vurulan Aphrodite onu büyütsün diye yer altı tanrıçası Persephone’ye vermiş. Ama Persephone de çocuğa tutulmuş, onu Aphrodite’ye bir daha geri vermeye yanaşmamış.Tanrıçalar arasında kopan kavgaya yargıçlık eden Zeus, Adonis’in yılın dört ayını Persephone’nin dört ayını da Aphrodite’nin yanında geçireceğine, geri kalan zamanda da istediği yerde yaşayabileceğine karar vermiş. Adonis sekiz ay Aphrodite’nin yanında kalmayı seçince, tanrıçanın güzel delikanlıya olan aşkını kıskanan öbür tanrılar (Ares ve Artemis) Adonis’in üstüne bir yaban domuzu salmışlar, kasığından yaralanan Adonis de kanaya kanaya can vermiş.Toprağı sulayan kanından Manisa lalesi denilen bahar çiçekleri bitmiş, öte yandan sevgilisinin yardımına koşan Aphrodite’nin ayağına diken batmış, sıyrığından akan bir damla kan tanrıçanın çiçeği olan beyaz gülü kırmızıya boyamış.Kışın yeraltında saklanan, baharla birlikte yeryüzüne dönen ve aşk cümbüşü içinde fışkırıp gelişenbitkisel varlığı simgeleyen Adonis’e Suriye’de özellikle kadınlar tapınırlardı: Yılda bir bahar bayramları yaparlar, saksılara,sepetlere tohum dikerler, onları sıcak suyla sularlardı, böylece hızla büyüyen bu bitkiler kısa zamanda solup ölürlerdi. Adonis bahçeleri denilen bu çiçeklerin karşısında kadınlar yas tutar ve “O ton Odinin” (Vah Adonis!) diye çığlıklarla dövünürlerdi.Adonis efsanesi Sümer ve Hitit kaynaklarından gelmektedir. Adonis İbranice “efendi” anlamına gelen Tammuz (Türkçe Temmuz) adının Yunancalaştırılmış karşılığıdır.
·         Paris : Öbür adıyla Aleksandros, Troya kralı Priamos’la karısı Hekabe’nin en küçük oğludur. Kraliçe onu doğurmadan birkaç gün önce uykusunda bir düş görmüş: Karnından çıkan bir alev Troya surlarını sarıyor ve bütün şehri yangına veriyormuş. Falcılar bu düşü kötüye yorumlamışlar, doğacak olan çocuk şehri yıkıma götürecek demişler. Bebek doğunca da Priamos onu İda dağına bırakmak üzere bir uşağına vermiş. Uşak Paris’i dağa bırakmış, vahşi hayvanlar hakkından gelir diye düşünmüş. Ama öyle olmamaış, bir dişi ayı gelip bebeği emzirmiş. Bir süre bu böyle gitmiş, sonra çocuğu Agelaos adındaki bir çoban bulmuş, evine götürmüş ve kendi çocuklarıyla bir arada büyütmüş. Paris çobanlar arasında güzelliği, yararlılığıyla dikkati çekermiş, sürülerine çok iyi baktığı için ona koruyucu anlamına gelen Aleksandros adını takmışlar. Dağda Oinone adlı bir nympha ile sevişmiş. Evlenmişler ama mutlulukları uzun sürmemiş.
·         Apollon : İlyada’nın ilk dizelerinde okçu tanrı olarak çıkar karşımıza. Okçu ve yaman okçu oluşu onun doğu ile ilişkisini daha da pekiştirir; Olympos’a ilk ayak bastığı gün öbür tanrıların korkuyla yerlerinden fırlamaları da bundan, kargıcı Yunanlıların ödleri kopardı çünkü doğulu okçulardan. İlyada’nın konusu Agamemnon’la Akhilleus arasındaki kavga ise bu kavganın nedeni de Apollon’un öfkesidir. Kız kardeşi Artemis ile paylaştığı bu yetenek tanrıya büyük bir üstünlük sağlar. Apollonya da Artemis’in okuyla ölmek ansızın tatlı bir ölüme kavuşmak anlamına gelir(Niobe). Apollon’un sanat ve müzik yeteneği üzerine de birçok efsaneler anlatılır. Musa’ların yöneticisi olarak ünü Yunan-Latin şiirinden başlamak üzere Batı şiirinde bugüne dek göklere ağmıştır.(Musa’lar)
·         Saturnus : Zeus onu tahtından atıp Olympos’tan kovunca Saturnus ilerde Roma’nın kurulacağı yere gelmiş ve Capitolium tepesinde Saturnia diye surla çevrilibir yerleşme yeri kurmuş Orada onu kendisinden daha eski bir tanrı, yani İanus karşılamış. O çağ Latium bölgesinde altın çağ diye anılırdı. Saturnus yerli halka tarım ve bağcılığı öğretmeiş, bolluk ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlamış,.Şairlerin anlatmaki övmekle bitiremedikleri Saturnus çağının anısına Roma’da Saturnales denilen bayramlar kutlanır, aralık ayı ve yıl sonuna rastlayan bu şenliklerde halk hiçbir sınır ve ölçü tanımaz, sınıflar birbirine karışır, öyle ki köleler efendilerine buyurur, soylular kölelerine hizmet ederlermiş.
·         Priamos :Karısı Hekabe kadar ünlü, dramı onunki kadar dokunaklıdır. Troya kral soyunjun doğrudan doğruya varisidir. Babası Laomedon, anası da ırmak tanrı Skamandros’un kızı olarak gösterilen Strymo’dur. Ama atalarıyla değil asıl kendi sayısız oğul ve kızlarıyla da ün salmıştır. Oğlu Hektor’un ölüsünü istemek için Akhilleus’a gittiğinde kendi söyler elli çocuk yetiştirdiğini ve hepsinin gözü önünde bir bir öldüğünü.
·         Nestor : Akhaların danışmanıdır. Nestor mutlu bir ihtiyardır, çok görmüş geçirmiş, bilgisi görgüsü yüzünden de öyle bir üstünlük duyar ki geçilmez ukalalığından. Sağa sola öğütler verir, bitmek tükenmek bilmeyen hikayeler anlatır, her kıssadan hisse alır ve durmadan nutuk çeker, herkes de sabırla dinler onu. İlkçağın bir özelliği olan yaşa ve yaşlıya saygı duygusunun ne kadar derine gittiği Homeros destanlarında Nestor’a verilen önem ve değerle ölçülebilir.
·         Ankhises : Tanrıça Aphrodite Ankhises’i İda yamaçlarında sığırlarını otlatırken görür, delikanlının güzelliğine vurulur ve dağa iner.Övgüde “canavarların anası binbir pınarlı” diye tanımlanan İda dağına tanrıçanın inişi, peşinde vahşi hayvanlar sürükleyen ana tanrıçanın gelişine benzetilmiş, tanrıçanın büyüsüne kapılan hayvanların ormanlarda, fundalıklarda sevişmesi gösterilmiştir.Tanrıça Phrygialı bir genç kız kılığına girer deöyle görünür Ankhises’e. Troyalı prens arzu ile yanıp tutuşarak tanrıçaya yaklaşır. Sevişmelerinin sonunda gülümser tanrıça, sevgilisine şöyle seslenir.
“Senin bir oğlun doğacak,Troya’lılara kral olacaktır o
Ve çocuklarına çocuklar doğacaktır sonsuzluğa dek.”
Tanrıça doğuracağı oğlanı büyütmek için nympha’lara vereceğini, onu beş yaşında babasına tanıtacağını ve çocuğun kimin olduğu sorulursa sakın Aphrodite’nin oğlu olduğunu bildirmemesini, yoksa Zeus’un yıldırımına çarpılacağını söyler ve Ankhises’i bırakıp gider.


KAYNAKÇA
1.      https://tr.wikipedia.org/wiki/Cimri_(oyun)
2.      Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitapevi. 2007.

     








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder