30 Temmuz 2019 Salı

Hayvanat Bahçesi Öyküsü İnceleme



 



1)      EDWARD ALBEE’NİN “HAYVANAT BAHÇESİ “ OYUNUNDA OLAY ÖRGÜSÜ, ÖNSEZDİRİM DİZİLERİ VE AKSİYON ÇİZELGESİ

Hayvanat Bahçesi Amerikalı oyun yazarı Edward Albee’nin ilk oyunudur. 1958’de yazılmış olmasına karşılık, çağdaş klasikler arasına giren bu küçük başyapıt (özgün adıyla Hayvanat Bahçesi Öyküsü), 20. Yy’ın en gelişmiş toplumlarındaki iletişim açmazını sınıfsal bakış açısından mercek altına alıyor.
     Oyun en genel anlamıyla, toplumda geçerli ölçütlere göre sınıflandırılmış, toplumca onaylanmış değerler ile koşullandırılarak nesneye indirgenmiş, uygar 20.yy insanının öyküsüdür. 20.yy teknolojinin ve endüstrileşmenin dev adımlarla ilerlediği, insan yaşamını kolaylaştırma açısından uygar, aynı zamanda da kapitalist toplum içinde de insanı insana uzak düşürmesiyle, insanları toplu biçimde yok etme araçları geliştirmesiyle ilkel  bir çağ olarak nitelendirilmelidir. Albee, işte bu çelişkiyi irdelemenin peşindedir.
Oyunda yer alan olayın üç temel göstergesi, birer önsezdirim öğesi olarak sahne metninin ilk yarısında sunulur, örtük göstergeler  oyunun gelişim aşamaları içinde açık göstergelere dönüşecek ve okura/seyirciye başlangıçta 'bulmaca gibi gelen belirlemelerin, sahne metninin ezgisine ve uyumuna yaptığı katkıyı gözler önüne serecektir.
Bu 'önsezdirim öğeleri' oyunun başı ile ortası arasında şöyle sıralanmıştır:

1.      Hayvanat bahçesine gitmek: Bu göstergenin oyun için ^ Ç yönlü bir işlev taşıdığı görülecektir:
 a) New York un merkezini oluşturan Manhattan Adası'nın genel bir betimlemesinin yapılması  
        b) Doğru adrese varmak için dolaylı yolların zorunlu olabileceğinin vurgulanması
        c) Hayvanlarla hayvanların, hayvanlarla  isanların ve insanlarla insanların uzam    bağlamındaki ilişkilerinin belirlenmesi.       

2.      Hayvanat bahçesi ile ilgili konunun ertesi günkü gazetede  ve o gece televizyon haberlerinde yer alacağının söylenmesi .Bu  Önsezdirim öğesi oyunun başıyla sonunu birbirine bağlamaktadır
3.      Köpeğin Öyküsü: Bu önsezdirim öğesi, bir 'deney'den yola  çıkarak, oyunu oluşturan olayı yaratma edimini içermektedir.

Olay, çağdaş gelişmişliğin simgesi olan Amerika Birleşik Devletleri'nin en gelişmiş kenti New York’ta geçer. Kazanç düzeylerine göre kümelenmiş, kent uzamı içindeki/yaşama uzamları" da bu sınıflandırma bağlamında belirlenmiş olan kentin yoksul kişileri ; odalara, varsıl kişileri ise dairelere bolünmüş büyük yağılarda yaşarlar çoğunlukla. Varlıklarını, odalarını kuşatan duyarların öte yanında soluk alanlarla ilgilenmeden, onları tanımadan, anlama- dan, bir tiyatro dekorunu andıran kendi uzamları içinde, kendilerini ve varsa ailelerini, soyutlayarak sürdürürler. Bu bölünmüşlük kentin yoksul mahallelerindeki 'kural dışı' kişilerle, varlıklı mahallelerin 'kurallara uygun' biçimde yaşayan kişileri arasında daha da belirgindir, (1.c'de yer alan önsezdirim öğesi böylece işlemeye başlamıştır.)
     Central Park. New York kentinin merkezi olan Manhattan Adası'nın orta yerindeki bol ağaçlı yeşil bir alandır. Kural dışı varlıkların - kurallarla uyumlu' varlıklarla soygun, saldırı, cinayet yoluyla hesaplaştıkları,  şıkı önlemlere rağmen  her türlü şiddet olayının sık sık yer adlığı bir arena. 20. Yüzyılın en gelişmiş ülkesinin en büyük kentinin merkezinde yer alan bu park, oyunda çağdaş dünyanın merkezini gösteren bir metafor (eğretileme) olarak işlev taşır.
     Hayvanat Bahçesi, 'kural dışı' (isterseniz 'Öteki'leştirilmiş deyin) Jerry’nin, insanlar arasına konmuş duvarları yıkma yolunda kurallara uyumlu'  Peter’  ile işte bu ünlü parkta uyguladığı bir deneyin öyküsüdür. (3 No.lu önsezdirim öğesi olarak belirlenen bu gösterge olaylar dizisinin bel kemiğini oluşturur.) Jerry’nin deneyi oyunun ilerleyen aşamalarında ayrıntılı olarak anlatılacağı gibi, daha önce bir hayvan üstünde yapılmıştır. Jerry oyun boyunca laboratuar deneyinin sonuçlarını ilk kez bir insan üstünde deneyen bir uzman konumundadır.
Oyun, Jerry’nin parkın tenha bir köşesinde, her zaman oturduğu sırada kitap okumakta olan Peter ile konuşma girişimiyle başlar. Peter oldukça düzgün kılıklı olamsına karşınPark’ta başıboş dolaşan bir serseri izlenimini veren bu yabancıyı önce duymazdan gelmeye çalışır. Ne ki olumsuz tutumunu da belli etmek istemez.Çünkü bilinir ki bu tür genel uzamlarda, tanımadıkları insanlarla ahbaplık kurmaya çalışan kişiler çoğunlukla ya sarhoş, ya deli, ya dilenci, ya da soyguncudur. Onlara gereksizce kaba davranmaya gelmez. Çünkü size her an bıçak çekebili, canınızı yakabilirler. En iyisi uygarca davranmak, bu tür insanları terbiyenizi bozmadan başınızdan savmaktır.
 Jerry’nin ilk sözleri oyunda ki de ilk sözleridir. “Hayvanat Bahçesi’ne gittim. Hayvanat Bahçesi’ne gittiğimi söyledim. BAYIM HAYVANAT BAHÇESİ’NE GİTTİM.”
            Albee seyircisine ilk önsezdirim öğesini sunmuştur. Jerry gerçekten de öğrenmek istiyormuş gibi, Peter’a hangi sokapın hizasında olduklarını sorar. Park’ın içindeki hayvanat bahçesi 65. Sokağa denk gelmektedir. Peter’ın söylediğine göre o anda bulundukları yer 74. Sokak hizasındadır. Demek ki Jerry, kuzeye doğru yürümüştür. Manhattan’ın çeşitli sokakları ve bölgeleri bundan böyle sık sık anılacak ve oyunun ezgisel, melodik, zaman doğrultusundaki gelişimi içindeki yerini alacaktır.
Jerry’nin zararlı biri gibi görünmediği ve Peter’ın nazik biri gibi görünmeye çalıştığı süreç içinde, Jerry’nin yönlendirdiği ve Peter’ın isteksizce katıldığı bir konuşma başlar. Jerry bir kez daha Hayvanat Bahçesi’ne gittiğini söyler. Oyuna da adını veren hayvanat bahçesi olgusu yineleme yoluyla sahne metnine işlenmektedir.
Jerry bir başka örtük gösterge ile konuşmayı böler. “Yarın gazetelerde okursun. Tabii, bu gece TV’de izlememişsen.” (2. No’lu  önsezdirim, öğesi olan bu örtük gösterge, oyunun  en sonunda açık göstergeye  dönüşecektir.)
            Konuşma, Peter'ın özel yaşamına ilişkin ayrınntıların Jerry tarafından deşilmesiyle sürer. Düzgün ve sürekli bir işi olan Peter evlidir.
 çakşır. Her iki konuya da daha sonra döneceğini Jerry'nin Peter'ı sorgulaması sürecektir. Jerry, öyle herkesle ahbap hak etmediğini, ama binde bir biriyle konuştu mu, o kişiyi tam anlamıyla tanımak istediğini söylemektedir.
Kısa süre içinde Peter'ın okul kitapları basan bir yayınevinde çalıştığı, ve
Peter konuyu kavramak için, Jerry'ye 'hayvanat bahçesinden mi söz etmekte olduğunu sorar. Jerry, oraya gelmeden önce hayvanat bahçesine gittiğini bir kez daha söyledikten sonra, yeni bir konu açar. ...yüksek orta sınıf ile aşağı yüksek orta sınıfı ayıran çizgi nedir?  Oyunun sınıfsal bir irdeleme içereceği böylece önsezdirilecektir.
            Jerry oyunun bu noktasında yavaş yavaş dolaşmaya başlayacaktır. Bir sonraki açıklaması ise, Manhattan yöresinden söz ettiği için yineleme, içeriği şaşırtıcı olduğu için de kafa karıştırma işlevi taşımaktadır. “Biliyor musun Hayvanat Bahçesi’ne gitmeden önce Washington Square’dan Beşinci Cadde’ye çıktım ve taa oradan buaraya kadar yürüyüp geldim: (5. Caddenin 8. Sokak hizasından önce başladığı düşünülünce, yaklaşık altmış sokağın kestiği bir caddeyi boydan boya yürümek anlamına gelmektedir bu.)
            Peter edindiği verilere dayanarak, Jerry’nin oturduğu yer hakkında tahmin yürütmeye kalkar.  “Demek ki Village’lu bohem sanatçıların yaşadığı Greenwich Village mahallesi.)
            Bir başka deyişle, Jerry 'Hayvanat Bahçesi'ne giderken bütünüyle dolaylı bir yol izlemiştir. Bunu bilinçli olarak yaptığını şöyle açıklar: Kimi zaman böyle yapmak zorunda kalırsın,kimi zaman  kısa bir yoldan hedefe ulaşmak için, önce dolambaçlı yollardan geçmek gerekebilir.' (Albee l.b No.lu önsezdirim öğesini sunmaktadır.)
Jerry, bu açıklamadan hiç bir şey anlamayan Peter'e nerede oturduğunu söyler. Yukarı Batı Yakasında, Columbus Caddesi ile Central Park'm Batı sımrı arasındaki dört katlı bir pansiyonun üst katında, küçük bir odada yaşamaktadır. Adresten de anlaşılacağı gibi Manhattan'm en bakımsız bölgelerinden biridir burası. Jerry, odasına girip çıkarken gördüğü ama hiç konuşmadığı garip ve yoksul komşularını sayıp döker: Kaşlarım alırken odasını kapısını hep açık bırakan ve o kattaki tuvalete giderken Japon kimonosu giyen, eşcinsel zenci, karı-koca ve birkaç çocuktan oluşan ve durmadan konukları gelen Porto Rico'lu aile, bir başka odada yaşayan, hiç ama hiç görmediği biri; aşağı katta ise ne zaman kapısının önünden geçse sessizce ağladığını duyan bir kadın..

DEKOR TASARIM

     Sahnenin üç tarafında bitişik taş duvarlar olacaktır. Kırmızı küçük taşların üst üste konulmasıyla elde edilmiş, çit yerine kullanılan, Amerikan Rüyası filmlerinde gördüğümüz o sokak duvarları. Sahnenin ortasında bir bank bulunmaktadur. Bankın arkasında da büyük, siyah demir parmaklıklı bir kapı.. Hayvanat Bahçesine girişi imleyecek bir kapı.

IŞIK TASARIM

Oyun genel ışık altında oynanacaktır. Sadece Jerrynin köpek tiradını attığı yerde solda bir lokal ışık verilecek ve feedback seyirciye bu şekilde aktarılacaktır.

MÜZİK

     Oyunun başı Max Richter Sarajevo parçası ile başlayacak ve bitecektir. Oyun yabancı bir oyundur. Konu iletişimsizliktir. Bunu içinde haykırmaların olduğu ama anlaşılamayan bir müzik olarak niteledim. Bu yüzden bu müziği tercih ettim. Yalnızlığı ve iletişimsizliği yaylılar ve tuşlular ile anlatan bir güncel modern kompozisyon eseri.

KOSTÜM TASARIM

     Kostümler günlük ve sıradandır. Kostüm seçiminde sadece sınıf farklılıkları verilecektir. Jerry toprak tonlarında giydirilirken Peter hava tonlarında giydirilecektir. Oyunun sonunda o hava tonundaki kostüm de kirlenecektir. Oyun yabancı olduğu için klasik tercihimizdir.

OYUNCULUK ÜSLUBU

     Biyolojik ve sosyolojik olarak incelenen oyun karakterleriyle oyunda kullanılacak üslûp,  gerçekliği yansıtmakla ve onu seyirci gözünde etkili kılmakla görevlidir. Dolayısıyla gerçekçi bir oyunculuk ile oynanacaktır. Her geriye dönüş bir zamanlar yaşanmış gerçek olaylardır. Sadece zaman değişimi vardır. Bazı bölümler zaman geçişi sebebiyle grotesk imgeler ile desteklenebilir. Oyundaki duvarlar da bu iletişimin simgesidir. Her kırılmada daha doğrusu iki kişinin iletişiminin doruk noktalarında taşlar bir bir düşecek ve insanları saran bu duvar yıkılacaktır. 

KARAKTERLER

JERRY : Serseri gibi gözüken, çok konuşan, heyecanlı

TOM : Düzgün giyimli, olgun,

İNTERAKSİYON ÇİZELGESİ

JERRY – TOM : Jerry ve Tom arasında sınıfsal bir fark nedeniyle iletişimsizlik mevcuttur. Bu iletişimsizliği kırmak için oyun boyunca çatışılır.

DRAMATURGİ YORUMU

İletişimin iki düzeyi vardır. Olayların algılandığı, yorumlanıp anlamlandırıldığı bireylerin öznel iç dünyaları ve bireylerin o durumda göstermek veya söylemek istediği mesajlardan oluşan sosyal dış dünyaları.
İletişim durumlarında karşımızdaki bireyin gösterdiği sosyal dış dünyayı görürüz, o yüzden mesaj alırız. Fakat gösterilen o sosyal yüzün arkasında, gerçekte bir öznel iç dünya vardır ve mesajın gerçek anlamı bu iç dünyada oluşur.
Gösterdiğimiz yüzler sosyal ortama uygun yüzlerdir. Birey, kendi öznel iç dünyasının doğrudan farkındadır. Öznel iç dünya bizim mahrem dünyamızdır, ancak bizim tarafımızdan gözlemlenebilir.
İletişim anlamını ve anlamsızlığını bu iç dünyadaki algı ve yorumlarda bulur. İç ve dış dünya arasındaki fark iç çatışma yaşanmasına neden olur. İç dünyasını, yani gerçek duygu ve düşüncelerini ifade edebilen bireyin, iç dünyası ile dış dünyası arasındaki fark fazla olmadığından iç çatışması azdır.
Bu birey sosyal yaşamında da kendidir. Sosyal yaşamı özgündür. Özgün yaşamı olmayan insan, iç dünyasında hissettikleri ve düşündüklerini davranışına yansıtamaz, bu insanın söyledikleri ve yaptıkları kendi iç dünyasının değil, başkalarının ondan beklentilerinden kaynaklanır. Bu birey, başkalarının kendisinden duymak istediklerini söyler, onların beklentilerine uygun davranır.
Kendini yalnız hisseder. Bu durumdan tüm metabolizması olumsuz etkilenir. Dış dünya ile iletişim çatışması devam ettiği sürece, iç çatışması devam eder ve bu kısır döngü artarak sürer.
Hayvanat Bahçesi Öyküsü de alt orta sınıfla, üst orta sınıfın arasındaki çizginin belirsizliği ve çelişkisini anlatıyor. Bu anlatım, iki yalnız insan, Peter ve Jerry üzerinden somutlaştıracağız. Hayata karşı öfkeli, adaletsizliklere karşı gelen Jerry ve düzene uyumlu hayat süren Peter arasında geçen bir dönüşüm hikâyesini anlatacağız. “Eğer birbirimizi bu kadar yanlış anlayabiliyorsak, neden sevgi diye bir sözcük icat ettik? “ sorusuyla yalnız kalışımızı canlandırmaya çalışıyoruz

OYUNUN KONUSU VE İÇERİĞİ

Edward Albee, “The Zoo Park” (1958) adlı piyesinde; hızlı sanayileşme ve buna bağlı olarak gelişen, kontrolsüz kentleşme, yeniden tanımlanan cinsel, sosyal roller, hayat tarzları karşısında yaşanan duygusal ve fiziksel yalıtım, uyumsuzluk, içe çekiliş, öfke, kin, yalnızlaşmanın beslediği şiddetli iletişim bozukluklarına değinir. Hayat, her anlamıyla, acımasız, ağır, sert ve hırçındır. Bir yanda kapitalizm ve toplumu derinden sarsan Amerikan Rüyası… Öte tarafta, burjuva ikiyüzlülüğüyle atbaşı giden duygusal ve maddi yoksunluklar. Çıkışsızlık. Rekabet. Mutsuzluk. Hızla değişen değerler sistemi. İşte tam da bu noktada, “Bir Hayvanat Bahçesi Hikâyesi”nin birbirine yabancı iki kahramanı, kapitalist düzenin ipliğini pazara çıkartmak istercesine, karşılaşıverirler hiç nedensiz. İnsanın giderek tahrip gücü yüksek bir bombaya ne kadar kolay dönüşebileceğinin, kara mizahı da böyle başlar işte. Birden. Hesapsız kitapsız. Hatta, öyle durup dururken. Artık her sözcük, her devinim yeni bir sözcüğe, bir başka devinime açılacaktır; varıldığında hiç kimsenin geri dönemeyeceği bir ‘son’a uzanan yolun başındadır iki yabancı. Ve pim bir kez çekilmiştir artık.
     New York Central Park’ta sıradan, herhangi birgün. Herhangi bir saat. Bir sokak serserisi. Bir evsiz. Birkaç orospu. Bir genç kız. Koltuğunun altında kaykayı ile dolaşan bir yeni yetme. Orada burada sigara izmaritleri, tahta banklar, çöp kutuları. Kuş sesleri.
Parkın mümkün olduğunca gözlerden ırak ve nispeten sakin bir köşesinde bankta oturmuş bir adam. Çoktan yaşını başını almış, sorumluluk sahibi, küçük bir yayınevinde yönetici olarak çalışan, eşi, iki kızı, iki kedisi, iki muhabbet kuşuyla önerilen (dayatılan ya da) hayatına devam eden, bunaldığında kendini parkın bu bankına atan Peter. Elinde elektronik sigarası. Cep telefonu. İşi, parası, hırsları, sahip oldukları, olacaklarıyla sınırlı bir yaşamı ta en başından kabul etmişti aslında. Mutlu muydu, herkes kadar. Mutsuz muydu, yine herkes kadar. Yukarıda bahsettiğim ‘iki yabancı’dan biriydi Peter.
Diğer yabancıya gelince, adı Jerry’di. Edebi bir faniydi alt tarafı. Evi, New York’un batı yakasında, pis, daracık bir pansiyon odasıydı. Düzenli bir işi, geliri yoktu. Pek fazla insanla da konuşmuyordu aslında. ‘Tabii, bana bir bira ver, tuvalet ne tarafta, film kaçta başlıyor veya çek ellerini üstümden pislik’ gibi şeyler dışında. Oysa hep birileriyle konuşmak, yani gerçekten konuşmak. Biriyle tanışmak, onun hakkında her şeyi öğrenmek istiyordu. Birkaç kıyafeti, kullanılması yasak olan bir elektrik ocağı, bir konserve açacağı, bir bıçağı, iki çatalı, bir küçük, bir büyük iki kaşığı, bir fincanı ve tabağı, bir su bardağı, sekiz ya da dokuz adet kitabı, bir o kadar da porno dergisi, iki tane de boş fotoğraf çerçevesi vardı. Tüm sahip oldukları bunlardı. Ha, bir de çocukken plajdan topladığı çakıl taşlarını muhafaza ettiği kilidi bozuk bir kasa. Serseri bir mayın gibiydi Jerry. Fena haldeydi. Bunalmıştı. Bir yere, bir yerlere ait olma hissini kaybetmişti çoktandır. Yılgındı. Kafası bozuktu. Eşcinseldi. Önerilen hayatlara karşı gelmişti. Tepkiliydi. Belki kabul görmüş erkek dünya anlayışına, kurallara, kendisini iğdiş eden değerler sistemine. Hayat ağır geliyordu omuzlarına. Yaşamla iç içe olduğu tek yer hayvanat bahçesiydi epeydir.
“Fakat sana önce, hayvanat bahçesine neden gittiğimi anlatmam gerek. Hayvanat    bahçesine, insanların hayvanlarla nasıl geçindiğini, hayvanların hayvanlarla ve insanların insanlarla nasıl geçindiklerini öğrenmek için gittim. Aslında bu sağlıklı bir gözlem olamazdı. Herkes birbirinden parmaklıklarla ayrılmış, hayvanlar birbirinden ayrı, hayvanlarla insanlar ayrı. Ama orası bir hayvanat bahçesi ise, elbette öyle olacaktı.”
     Jerry ve Peter, tıpkı Sam Shepard’ın “True West” oyunundaki Austin ve Lee gibi, çivi ve çarmıh, yem ve ökse, güneş ve gölge, av ve avcıydılar birbirleri için. İki yabancı mıydılar sahiden? Yoksa aynı insanın iki farklı yüzü mü? Yanıtı belirsiz.
“ Bu… Eğer… Eğer bir… Eğer insanlarla bir kopukluğun varsa, bunu aşmak için, bir yerlerden başlamak gerekir. Hayvanlarla anlaşabilirsin. Evet !“
     “Neden kalkayım? Senin olabilecek her şeyin var. Evini, aileni hatta küçük hayvanat bahçeni bana sen anlattın. Her şeyin var ve şimdi de, bu bankı istiyorsun. İnsanlar bunun için mi savaşıyor? Söyle bana Peter, bu bank, bu tahta ve demirden şey, senin onurunu mu simgeliyor? Koskoca dünyada bunun için mi kavga edeceksin? Bundan daha saçma bir şey düşünebiliyor musun?”


(Kaynak Ayiegül Yüksel.. Ayrıntılı bilgi için mesaj bırakabilirsiniz..)