OYUN
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ (KLASİK)
OYUN
:MOLİERE / CİMRİ
ZAMAN
: Bir gece başlayıp diğer günün gecesine kadar sürer.
Yirmi dört saat yani bir gün diyebiliriz.
UZAM
: Paris
MEKAN
: Harpagon’un
evi, bahçesi.
KİŞİLER
: Komedi oyunlarının kişileri tiptir.
·
HARPAGON: Zorba bir aile reisi, Cléante ve
Elise'in babası, Mariane'a aşık. Cimri.
·
CLÉANTE: Harpagon'un oğlu, Mariane'in
sevgilisi. Babasının cimriliğinden bıkmış, güzel görünmeye hevesli. Aşık.
·
VALÈRE: Anselme'in oğlu, Mariane'in erkek
kardeşi, Élise'e aşık. Soylu.
·
FROSİNE: Çöpçatan. Entrikacı bir kadın. La
Flèche'in yeğeni. İşini ve insanları seven ama aynı zamanda parayı da.
·
LA FLÈCHE: Cléante'in uşağı. Zıpır ve zeki.
·
JACQUES USTA: Harpagon'un aşçısı ve
arabacısı.(Aynı role bürünerek oynar.). Biraz taşralı, kendi iyiliğini düşünür.
İki işte çalıştırıldığına da itiraz edemez.
·
ÉLİSE: Harpagon'un kızı. Valère'e aşık.
Babasının cimriliğinden bıkmış. Utangaç.
·
SİNYOR ANSELME: Valère ve Mariane'in babası. Hasta
ve kocasını kaybettiğini sanıp yas tutan bir kadın.
·
SİMON USTA : Tefeci.
Paragöz.
·
BRİNDAVOİNE VE LA MERLUCHE:
Harpagon'un dalkavukları.
·
BİR SUBAY VE YAZICISI.
·
MARİANE: Anselme'in kizi. Valère'in kız
kardeşi. Cléante'a aşık. Evlenirken babasının da sözünü alacak kadar soylu(o
günün şartlarına göre konuşuyorum tabi) bir genç kadın.
·
MİSTRESS CLAUDE: Harpagon'un hizmetkarı.
*İstanbul Dt - Cimri |
ÇATIŞMA
İnsanın
İnsan İle Çatışması :.Harpagon ile Cleante, Harpagon ile
Elise, Harpagon ile Valere
İnsanın
Kendisiyle Çatışması : Valere Elise’yi almak için bir
kendi düşündüğünü bir Harpagon’un istediğini söylemeye kalkarak kendisiyle
çatışır.:.
İnsanın
Toplumla Çatışması : Çevresi Harpagon’u cimri olduğu
için sevmez. Harpagon onlara bedavaya iş yaptırmaya kalkışınca olaylar meydana
gelir.
AKSİYON
: Aşıklar kavuşabilecek mi ve kaybolan para
bulunabilecek mi? Acaba Harpagon’un parası çalınacak mı? Sorularının cevabının
aranmasıyla sürer.
·
İç
Aksiyon :.Harpagon’un parasına daha çok para katmak istemesi ve varolan
parasını acaba çalındı mı diye düşünmeden edememesi, uşağının da bu paraları
çalmayı aklından geçirmesi.
·
Dış
Aksiyon : Harpagon’un sürekli paralarını kontrole gitmesi. Uşağın paraları
çalması.
DRAMA
: Komedi
DRAMATİK
OLAY :
Harpagon’un
daha çok paraya sahip olmak için evlenmeye ve çocuklarını da evlendirmeye
kalkması.
KONU
: Çok cimri olan
Harpagon ve ailesi etrafında 17. yüzyıldaki Parisli bir burjuva ailesinin
ve döneminin ahlâk anlayışını gözler önüne serer. [1]
ÖYKÜ : Bir gün Elise denizde boğulma tehlikesi
ile karşı karşıya kalır. O sırada orada bulunan Valere Elise’i kurtarır ve ona
aşık olur. Böylece kendi ülkesine gitmekten vazgeçip, Elise’in yanında kalmaya
karar verir. Valere ise bir deniz kazasında kaybettiği babasını aramaya
gelmiştir bu şehre.
Paris'in zengin ve cimri
burjuvalarından Harpagon, kızı Elise ve oğlu Cléante'yi varlıklı kişilere
vermeye niyetlidir. Halbuki Elise, babasının yardımcısı olan Valère'yi, Cléante
ise maddi sıkıntılar çekmekte olan Mariane'yı sevmektedir. Çocuklarının
niyetlerini bilmeyen Harpagon, onlar hakkında kurduğu planı anlatır. Ayrıca
Mariane'yi kendisine ayarlaması için çöpçatan Frosine'i devreye sokar. Cléante,
babasının niyetini öğrenince acele para bulmaya çalışır ve tefeciden para
bulmaya çalışır. Harpagon ise sürekli çalınır korkusu ile yaşadığı altınlarını
bir sandığın içinde bahçeye gömmüştür.
Harpagon planını
uygulayabilmek için Mariane'yi yemeğe davet eder. Davete çöpçatan Frosine'i ve
kızı Elise'yi evlendirmeyi düşündüğü Anselme'yi de çağırır. Cléante ve Mariane
ise Frosine'den yardım isterler. Frosine'e göre Harpagon'un Mariane'den
vazgeçmesi için ona varlıklı ve soylu bir kadın bulmak gerekir. Ancak bu arada
Harpagon, oğlunu Mariane'ye duygularını ilan ederken duyar. Evde patırtı
kopduğu sırada Harpagon, sandığın yerinde olmadığını farkeder, eve polis şefini
çağırır ve herkesten kuşkulandığını belirtir. Sandığı Cléante'nin uşağı La
Flèche bulmuş ve efendisine vermiştir. Her şeyi kaybettiğini düşünen Valère,
yaşam öyküsünü anlatır. Napolili soylu bir aileden gelmesine rağmen, bir deniz
kazasında ailesini kaybetmiştir. Öykü bitince Valère'nin Anselme'nin oğlu,
Mariane'nin de erkek kardeşi olduğu anlaşılır. Sonunda Harpagon, Anselme'nin
düğün giderlerini karşılaması koşuluyla çocuklarının sevdikleri ile
evlenmelerine karar verir.
OLAY
DİZİSİ :
1. Elise
ile Valere evlenmek istemektedirler. Elise bu durumu kardeşine anlatmaya gider
lakin kardeşi de bir kıza vurulmuştur. Valere ise Harpagon’nın suyuna gitmeye
çalışır.
2. Elise
ve kardeşi evlenmek istediklerini anlatmaya Harpagon’un yanına giderler. Fakat
Harpagon, Cleante’nin sevdiği kızla evleneceğini açıklar.(Karakter Komiği,H. Bergson) Aynı zamanda çocuklarını evlendireceği
kişileri de söyler onlara.
3.
Elise evlenmek istemediğini babasına söyleyince
babası da Valere’yi hakem yapar kızım mı haklı ben mi haklıyım diye. Valere de
Harpagon’a yaranmak için daha dinlemeden onaylar Harpagon’u. (Hayata Kaplanmış Mekaniklik, H.Bergson)Valere
iki tarafı da tutmak zorunda kalır.(Karakter
Komiği)Valere Harpagon’u bu fikirden vazgeçirmek için ne söylese Harpagon
“Çeyizsiz!” cevabını verir.(Tekrar,H.Bergson)
Sonunda Valere durumu kabullenir
4. Cleante
babasının düğün için para vermeyeceğini bildiği için o da bir tefeciden borç
alır. Asıl tefeciyle tanışmak için gittiğinde babasının parasına para katmak
için bu işi yaptığını öğrenir. (Karakter
Komiği,H.Bergson)
5. Sonrasında
çöpçatanlık için eve gelen Frosine ile La Fleche karşılaşır. Frosine eve neden
geldiğini açıklarken uşak ona “Burda para pahalı!” der.(Saçma ve Komik, H.Bergson).Bir yandan Harpagon sürekli laf
ortalarında paralarını kontrol etmeye gider yerlerinde duruyorlar mı diye. (Karakter Komiği ve Tekrar, H.Bergson)
6. Harpagon
evlenecek adayları yemeğe davet eder.Yani kızının,oğlunun ve kendisinin eş
adaylarını.Yemekte Marianne sevdiği adamın Cleante olduğunu anlar.
7. Cleante,
Elise ve Frosine iş birliği yapıp Marianne’yi Harpagon’dan soğutma kararı
alırlar. Fakat Harpagon da Cleante’in Marianne hakkında asıl fikirlerini
öğrenmek için ona oyun yapar.
8. Harpagon
Cleante’i evlatlıktan reddeder. Cleante tam fiderken Harpagon’un uşağı
Harpagon’un sakladığı paralarını bulduğunu söyler.
9. Harpagon
bunu fark edince polise gider. Polis eve gelir ve evdeki şüphelileri sorgular.
İlk sorgulanan kişi aşçıdır. Aşçı da Valere’yi hiç sevmediği için suçu ona
atar.
10.
Valere eve gelir. Harpagon suçunu açıklamasını
ister. Valere de kızıyla nişanlandığını sanarak anlatmaya başlar. Harpagon
çalınan altınlarından bahsettiğini sanıyordur.(Dikkatin İçerikten Biçime Çevrilmesi,H.Bergson)
11.
Anselme gelir ve kendisini sevmeyen Elise ile
evlenemeyeceğini söyler. Bu sırada Valere asıl kimliğini açıklar.Bir bakar ki
Marianne, Valere kardeşi..! Hikayeyi duyunca Anselme anlar ki Marianne ve
Valere onun çocukları.
12.
Bu sırada Cleante gelir babasına paranın kendisinde
olduğunu ve Marianne ile evlenmesine izin verirse ona geri vereceğini söyler.
Harpogon da mecbur kabul eder.
TEMA
: Cimrilik (Oyunun adı bilerek seçilmiş.)
MİTOLOJİK
KAVRAMLAR [2]
·
Adonis : Suriye kralı Theias
ya da Kıbrıs kralı Kinyas’ın Myrrha ya da Smyrna adında bir kızı varmış,
tanrıça Aphrodite’in lanetine uğrayan bu kız babasına tutulmuş, onunla sevişmek
istemiş. Dadısının kurduğu bir düzenle babasının yatağına girmiş ve on iki gece
onunla sevişmiş, son gecesi de gebe kalmış. O gece babası, yanında yatan
kadının kendi kızı olduğunu anlamış ve bu korkunç günahı temizlemek için
kılıcıyla kızının üstüne yürüyüp onu öldürmek istemiş. Ama tanrılar Myrrha’ya
acımışlar ve onu babasının elinden kurtarmak için bir mersin ağacına
çevirmişler. On ay kadar sonra ağacın kabuğu çatlamış, gövdesinden dünya güzeli
bir bebek çıkmış. Çocuğun güzelliğine vurulan Aphrodite onu büyütsün diye yer
altı tanrıçası Persephone’ye vermiş. Ama Persephone de çocuğa tutulmuş, onu
Aphrodite’ye bir daha geri vermeye yanaşmamış.Tanrıçalar arasında kopan kavgaya
yargıçlık eden Zeus, Adonis’in yılın dört ayını Persephone’nin dört ayını da
Aphrodite’nin yanında geçireceğine, geri kalan zamanda da istediği yerde
yaşayabileceğine karar vermiş. Adonis sekiz ay Aphrodite’nin yanında kalmayı
seçince, tanrıçanın güzel delikanlıya olan aşkını kıskanan öbür tanrılar (Ares
ve Artemis) Adonis’in üstüne bir yaban domuzu salmışlar, kasığından yaralanan
Adonis de kanaya kanaya can vermiş.Toprağı sulayan kanından Manisa lalesi
denilen bahar çiçekleri bitmiş, öte yandan sevgilisinin yardımına koşan Aphrodite’nin
ayağına diken batmış, sıyrığından akan bir damla kan tanrıçanın çiçeği olan
beyaz gülü kırmızıya boyamış.Kışın yeraltında saklanan, baharla birlikte
yeryüzüne dönen ve aşk cümbüşü içinde fışkırıp gelişenbitkisel varlığı
simgeleyen Adonis’e Suriye’de özellikle kadınlar tapınırlardı: Yılda bir bahar
bayramları yaparlar, saksılara,sepetlere tohum dikerler, onları sıcak suyla
sularlardı, böylece hızla büyüyen bu bitkiler kısa zamanda solup ölürlerdi.
Adonis bahçeleri denilen bu çiçeklerin karşısında kadınlar yas tutar ve “O ton
Odinin” (Vah Adonis!) diye çığlıklarla dövünürlerdi.Adonis efsanesi Sümer ve
Hitit kaynaklarından gelmektedir. Adonis İbranice “efendi” anlamına gelen
Tammuz (Türkçe Temmuz) adının Yunancalaştırılmış karşılığıdır.
·
Paris : Öbür adıyla
Aleksandros, Troya kralı Priamos’la karısı Hekabe’nin en küçük oğludur. Kraliçe
onu doğurmadan birkaç gün önce uykusunda bir düş görmüş: Karnından çıkan bir
alev Troya surlarını sarıyor ve bütün şehri yangına veriyormuş. Falcılar bu
düşü kötüye yorumlamışlar, doğacak olan çocuk şehri yıkıma götürecek demişler.
Bebek doğunca da Priamos onu İda dağına bırakmak üzere bir uşağına vermiş. Uşak
Paris’i dağa bırakmış, vahşi hayvanlar hakkından gelir diye düşünmüş. Ama öyle
olmamaış, bir dişi ayı gelip bebeği emzirmiş. Bir süre bu böyle gitmiş, sonra
çocuğu Agelaos adındaki bir çoban bulmuş, evine götürmüş ve kendi çocuklarıyla
bir arada büyütmüş. Paris çobanlar arasında güzelliği, yararlılığıyla dikkati
çekermiş, sürülerine çok iyi baktığı için ona koruyucu anlamına gelen
Aleksandros adını takmışlar. Dağda Oinone adlı bir nympha ile sevişmiş.
Evlenmişler ama mutlulukları uzun sürmemiş.
·
Apollon : İlyada’nın ilk
dizelerinde okçu tanrı olarak çıkar karşımıza. Okçu ve yaman okçu oluşu onun
doğu ile ilişkisini daha da pekiştirir; Olympos’a ilk ayak bastığı gün öbür
tanrıların korkuyla yerlerinden fırlamaları da bundan, kargıcı Yunanlıların
ödleri kopardı çünkü doğulu okçulardan. İlyada’nın konusu Agamemnon’la
Akhilleus arasındaki kavga ise bu kavganın nedeni de Apollon’un öfkesidir. Kız
kardeşi Artemis ile paylaştığı bu yetenek tanrıya büyük bir üstünlük sağlar.
Apollonya da Artemis’in okuyla ölmek ansızın tatlı bir ölüme kavuşmak anlamına
gelir(Niobe). Apollon’un sanat ve müzik yeteneği üzerine de birçok efsaneler
anlatılır. Musa’ların yöneticisi olarak ünü Yunan-Latin şiirinden başlamak
üzere Batı şiirinde bugüne dek göklere ağmıştır.(Musa’lar)
·
Saturnus : Zeus onu tahtından
atıp Olympos’tan kovunca Saturnus ilerde Roma’nın kurulacağı yere gelmiş ve
Capitolium tepesinde Saturnia diye surla çevrilibir yerleşme yeri kurmuş Orada
onu kendisinden daha eski bir tanrı, yani İanus karşılamış. O çağ Latium
bölgesinde altın çağ diye anılırdı. Saturnus yerli halka tarım ve bağcılığı
öğretmeiş, bolluk ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlamış,.Şairlerin anlatmaki
övmekle bitiremedikleri Saturnus çağının anısına Roma’da Saturnales denilen
bayramlar kutlanır, aralık ayı ve yıl sonuna rastlayan bu şenliklerde halk
hiçbir sınır ve ölçü tanımaz, sınıflar birbirine karışır, öyle ki köleler
efendilerine buyurur, soylular kölelerine hizmet ederlermiş.
·
Priamos :Karısı Hekabe kadar
ünlü, dramı onunki kadar dokunaklıdır. Troya kral soyunjun doğrudan doğruya
varisidir. Babası Laomedon, anası da ırmak tanrı Skamandros’un kızı olarak
gösterilen Strymo’dur. Ama atalarıyla değil asıl kendi sayısız oğul ve
kızlarıyla da ün salmıştır. Oğlu Hektor’un ölüsünü istemek için Akhilleus’a
gittiğinde kendi söyler elli çocuk yetiştirdiğini ve hepsinin gözü önünde bir
bir öldüğünü.
·
Nestor : Akhaların danışmanıdır.
Nestor mutlu bir ihtiyardır, çok görmüş geçirmiş, bilgisi görgüsü yüzünden de
öyle bir üstünlük duyar ki geçilmez ukalalığından. Sağa sola öğütler verir,
bitmek tükenmek bilmeyen hikayeler anlatır, her kıssadan hisse alır ve durmadan
nutuk çeker, herkes de sabırla dinler onu. İlkçağın bir özelliği olan yaşa ve
yaşlıya saygı duygusunun ne kadar derine gittiği Homeros destanlarında Nestor’a
verilen önem ve değerle ölçülebilir.
·
Ankhises : Tanrıça Aphrodite Ankhises’i
İda yamaçlarında sığırlarını otlatırken görür, delikanlının güzelliğine vurulur
ve dağa iner.Övgüde “canavarların anası binbir pınarlı” diye tanımlanan İda
dağına tanrıçanın inişi, peşinde vahşi hayvanlar sürükleyen ana tanrıçanın
gelişine benzetilmiş, tanrıçanın büyüsüne kapılan hayvanların ormanlarda,
fundalıklarda sevişmesi gösterilmiştir.Tanrıça Phrygialı bir genç kız kılığına
girer deöyle görünür Ankhises’e. Troyalı prens arzu ile yanıp tutuşarak
tanrıçaya yaklaşır. Sevişmelerinin sonunda gülümser tanrıça, sevgilisine şöyle
seslenir.
“Senin bir oğlun doğacak,Troya’lılara kral olacaktır o
Ve çocuklarına çocuklar doğacaktır sonsuzluğa dek.”
Tanrıça doğuracağı oğlanı
büyütmek için nympha’lara vereceğini, onu beş yaşında babasına tanıtacağını ve
çocuğun kimin olduğu sorulursa sakın Aphrodite’nin oğlu olduğunu
bildirmemesini, yoksa Zeus’un yıldırımına çarpılacağını söyler ve Ankhises’i
bırakıp gider.
KAYNAKÇA
1. https://tr.wikipedia.org/wiki/Cimri_(oyun)
2. Azra
Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitapevi. 2007.